top of page
  • ALBAHukuk

YOKSULLUK NAFAKASI

Güncelleme tarihi: 9 Nis 2020


GENEL

Yoksulluk nafakası; 4721 Sayılı kanunda öngörülen nafaka türlerinden biridir. Kısaca evliliğin boşanma kararı ile bitmesi nedeniyle yoksulluğa düşecek eş lehine, diğer eş aleyhine hükmedilen nafaka türüdür. Evlilik akdinin kurulmuş olması nafakaya hükmedilmesi için yeterlidir. Zira evliliğin bir gün, bir ay, bir yıl ya da daha uzun süre devam etmiş olması gerekmemektedir.

TALEP ŞEKLİ

Yoksulluk nafakası boşanma davasıyla beraber istenebileceği gibi, boşanma davası kesinleştikten sonra 1 yıl içerisinde ayrıca bir davayla da istenebilir.

GÖREV

Yoksulluk nafakası davasına bakmaya görevli mahkeme Aile Mahkemeleridir. Aile mahkemelerinin olmadığı yerlerde ise Aile Mahkemesi sıfatıyla görev yapan Asliye Hukuk Mahkemeleri görevlidir.

YETKİ

Boşanma davasından sonra açılacak nafaka davalarında veya nafakanın arttırılmasına veya azaltılmasına ilişkin davalarda yetkili mahkeme “nafaka alacaklısının yerleşim yeri” mahkemesidir.

ŞARTLARI

Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf (eş), diğer taraftan (eşten) daha fazla kusurlu olmamak kaydı ile yoksulluk nafakası talep edebilir. (TMK m.175/1)

Madde hükmünden de açıkça anlaşılacağı yoksulluk nafakası talep edebilmenin ilk şartı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşmüş olmaktır.

Bir diğer şart ise talepte bulunan tarafın, boşanmaya neden olan olaylarda nafaka yükümlüsü eşe nazaran ağır kusurlu olmaması ya da eşit kusurlu olması gerekmektedir

Son olarak ise yoksulluk nafakasının istenmiş olması gerekmektedir. Yani burada taleple bağlılık ilkesi söz konusudur. Hakim re’sen yoksulluk nafakasına hükmedemez. Yoksulluk nafakası dava dilekçesiyle ya da nihai karar verilene kadar talep edilebilir.

SÜRE

Yoksulluk nafakasına süresiz olarak hükmedilir. Ancak şartları oluşması halinde yoksulluk nafakanın kaldırılması için dava açılabilmektedir.


 


YARGITAY KARARLARI

2. Hukuk Dairesi         2017/6709 E.  ,  2019/3435 K.



"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

DAVACI-DAVALI :

DAVALI-DAVACI : ...

DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma-Tedbir Nafakası

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı erkek tarafından kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi, kadın lehine hükmedilen tazminatlar ve nafakalar, kadının tedbir nafakası davasının kabulü, yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle tarafların evlendikten sonra kısa süre erkeğin ailesiyle oturdukları evliliğin devamında bağımsız konutta yaşadıkları sabit olduğundan mahkemece davalı-karşı davacı erkeğe kusur olarak yüklenen "Taraflar evlendikten sonra erkeğin ailesiyle birlikte oturdukları" vakıası ile "Müşterek evin kilidinin değiştirildiği ve yeni anahtarın kadına verilmediği vakıasının" boşanma davası açıldıktan sonra meydana geldiği anlaşılmakla erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, ancak mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlarına göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda yine de davalı-karşı davacı erkeğin ağır kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre, erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2-Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı-karşı davalı kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası çoktur. Mahkemece Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ:Temyiz edilen ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 04.05.2017 tarih 2017/427 esas - 2017/595 karar sayılı kararının yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple davacı-karşı davalı kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafkası yönünden KALDIRILMASINA, ... 1. Aile Mahkemisinin 20.12.2016 tarih ve 2015/718 esas-2016/915 karar sayılı kararının davacı kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafaksı yönünden BOZULMASINA, kararın bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin ise ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine, oybirliğiyle karar verildi. 26.03.2019 (Salı)


T.C

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO.2018/6836

KARAR NO.2019/7645

KARAR TARİHİ.24.06.2019

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

DAVA TÜRÜ : Boşanma

KARAR DÜZELTME İSTEYEN : Davalı

Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; kısmen bozulmasına-kısmen onanmasına dair Dairemizin 18.04.2018 gün ve 2016/15634-2018/5203 sayılı ilamıyla ilgili karar düzeltme isteminde bulunulmakla, evrak okundu, gereği düşünüldü;

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de, bu Kanuna 6217 sayılı Kanunla ilave edilen geçici 3. maddenin (1.) bendinde, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26.09.2014 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ila 454. madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı hükme bağlandığından, karar düzeltme talebinin incelenmesi gerekmiştir.

1- Mahkemece davacı kadının açtığı boşanma davası sonucunda; davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, davacı kadın lehine nafakaya ve tarafların tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, bu karara karşı tarafların temyizi üzerine Dairemizin 18.04.2018 tarih 2016/15634 Esas ve 2018/5203 Karar sayılı ilamı ile davalı erkeğin süresinde davaya cevap vermediği, vakıa ileri sürme ve delil sunma hakkını kaybettiği, bu nedenle davacı kadına kusur yüklenmesinin doğru olmadığı bu durumda davalı erkeğin tam kusurlu olduğu, davacı kadın lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiş, davalı erkek süresinde karar düzeltme talebinde bulunmuştur.

Dosyanın yeniden yapılan incelemesinde; davalı erkeğe dava dilekçesinin 06.01.2015 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekilinin 16.01.2015 tarihli dilekçesi ile dosyaya hem vekaletnamesini sunduğu hem de cevap süresinin uzatılmasını talep ettiği, mahkemece davalı tarafa cevap dilekçesini sunmak üzere 2 haftalık ek süre verildiği, bunun üzerine davalı vekilinin 30.01.2015 tarihinde süresinde cevap dilekçesini sunduğu anlaşılmaktadır. Buna göre davalı erkek de vakıa ileri sürme ve delil sunma hakkına sahip olduğu gibi mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen olaylara göre tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü ve davacı kadının tazminat taleplerinin reddinde bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Ne var ki bu husus ilk inceleme sarasında gözden kaçırılarak hükmün bozulmasına karar verildiğinden, davalı erkeğin karar düzeltme isteminin kabulüyle, Dairemizin 18.04.2018 tarih, 2016/15634 esas ve 2018/5203 karar sayılı bozma ilamının kusur belirlemesi ve davacı kadın lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğine ilişkin 2. ve 3. bentlerinin kaldırılmasına, mahkeme kararının gösterilen sebeple kusur belirlemesi ve davacı kadının tazminat taleplerinin reddi yönlerinden de onanmasına karar vermek gerekmiştir.

2- Davacı kadın, dava dilekçesinde bankada çalıştığını, cevaba cevap dilekçesinde ise çalışmakta olduğu işi bıraktığını beyan etmiştir. Dosya içindeki davacı kadının çalıştığı bankadan gönderilen ihbarnamede davacı kadının 19.11.2014 tarihinde işten ayrıldığı bildirilmiş, dinlenen tanıklar da davacı kadının iş akdinin feshedileceğini düşünerek kendisinin istifa ettiğini beyan etmişlerdir. İşinden kendi isteği ile ayrılan kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilemez. O halde, davacı kadın yararına yoksulluk nafakası takdiri doğru olmamıştır. Ne var ki, bu husus ilk inceleme sırasında gözden kaçırıldığından davalı erkeğin yoksulluk nafakasına yönelik karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemizin 18.04.2018 tarih, 2016/15634 esas ve 2018/5203 karar sayılı yoksulluk nafakasına yönelik kısmen onama ilamının kaldırılmasına, yukarıda açıklanan sebeple hükmün yoksulluk nafakası yönünden bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda 1. ve 2. bentlerde gösterilen sebeplerle davalı erkeğin karar düzeltme talebinin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440-442. maddeleri gereğince kabulüne, Dairemizin 18.04.2018 tarih, 2016/15634 esas ve 2018/5203 karar sayılı ilamının davacı kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakasına yönelik onama ilamı yönünden kaldırılarak hükmün yukarıda açıklanan sebeple yoksulluk nafakası yönünden de BOZULMASINA, 1. bentte gösterilen sebeple Dairemizin 18.04.2018 tarih, 2016/15634 esas ve 2018/5203 karar sayılı kısmen onama-kısmen bozma ilamının kusur belirlemesi ve davacı kadının reddedilen tazminat talepleri yönünden bozma kararlarının kaldırılmasına, kusur belirlemesi ve davacı kadının reddedilen tazminat talepleri yönünden hükmün ONANMASINA, karar düzeltme harcının istek halinde yatırana geri verilmesine oy birliğiyle karar verildi. 24.06.2019

 

T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 2019/757

K. 2019/2198

T. 6.3.2019

BOŞANMADAN SONRA TALEP EDİLEN TAZMİNAT VE NAFAKA TALEBİ ( Boşanma Kararı Yabancı Mahkemece Verilmiş Olup Bu Kararın Tanınmasına veya Tenfızine Karar Verilmedikçe Boşanmaya Bağlı Dava Haklarının Kullanılması Olanağı Bulunmadığına - Zamanaşımı Süresinin Hakkın Kullanılabilir Duruma Geldiği Tarihten Başka Bir İfade ile Tenfiz veya Tanımaya İlişkin Hükmün Kesinleşmesinden İtibaren Başlaması Gerektiği )

DAVACININ TAZMİNAT TALEPLERİNİN NİSBİ HARCA TABİ OLMASI ( Yabancı Mahkeme İlamının Tanınmasına İlişkin Karar 09.06.2014 Tarihinde Kesinleşmiş Olup Temyize Konu Dava İse 13.03.2015 Tarihinde Açıldığı/Buna Göre Davanın Süresinde Olduğu - Yatırılan Başvurma Harcı Dava Dilekçesindeki Bütün İstekleri Kapsayacağı/O Halde Davanın Niteliği Gereği Davacıya Tazminat Taleplerine Yönelik Nispi Harcı Tamamlaması İçin Süre Verildikten Sonra Harcını Tamamladığı Takdirde Mahkemece İşin Esasının İncelenmesi Gerektiği )

İŞTİRAK NAFAKASI ( Yabancı Mahkeme Kararında Müşterek Çocukların Velayeti Anneye Verilmekle Birlikte Velayet Yönünden Tanıma ve Tenfiz Kararı Alınmadığının Anlaşıldığı - Davacının İştirak Nafakasına Yönelik Talebi Tedbir Nafakasını da İçerdiği/Bu Sebeple Tarafların Ortak Çocukları Hakkında İlgilinin Ergin Olduğu da Gözetilerek Bu Konuda Olumlu-Olumsuz Bir Karar Verilmesi Gerektiği )

YOKSULLUK NAFAKASI ( Kadının Ekonomik ve Sosyal Durumu Tespitinde Çalışmadığı ve Almanya'da İşsizlik Maaşı Aldığı Belirtilmiş Olup Davacının Kusursuz Olduğunun Anlaşıldığı/Usulünce Yeniden Ekonomik ve Sosyal Durumunun Araştırılacağı - Halen İş Güvencesi Olan Bir İşte Çalışıp Çalışmadığı Kendisini Yoksulluktan Kurtaracak Sürekli Gelir Elde Edip Etmediği İşinden Ayrılmış İse Kendi İsteğiyle mi Yoksa Zorunlu Sebeplerden Dolayı mı Ayrıldığının ve İşsizlik Maaşının Süresinin Araştırılacağı/Sonucuna Göre Kadının Talebi Hakkında Karar Verilmesi Gerektiği )

4721/m. 166, 174, 175, 182, 328

492/m. 30, 31, 32

ÖZET : Dava, boşanmadan sonra açılan boşanmaya bağlı maddi ve manevi tazminat ile iştirak ve yoksulluk nafakası istemine ilişkindir. Olayda boşanma kararı yabancı mahkemece verilmiş olup, bu kararın tanınmasına veya tenfızine karar verilmedikçe, boşanmaya bağlı dava haklarının kullanılması olanağı bulunmadığına göre, zamanaşımı süresinin, hakkın kullanılabilir duruma geldiği tarihten, başka bir ifade ile tenfiz veya tanımaya ilişkin hükmün kesinleşmesinden itibaren başlaması gerekir. Yabancı mahkeme ilamının tanınmasına ilişkin karar 09.06.2014 tarihinde kesinleşmiş, temyize konu dava ise, 13.03.2015 tarihinde açılmıştır. Buna göre dava süresindedir. Yatırılan başvurma harcı dava dilekçesindeki bütün istekleri kapsar. Davacının tazminat talepleri nisbi harca tabidir. O halde, davanın niteliği gereği davacıya tazminat taleplerine yönelik nispi harcı tamamlaması için süre verildikten sonra harcını tamamladığı takdirde, mahkemece işin esasının incelenmesi gerekir.

Yabancı mahkeme kararında müşterek çocukların velayeti anneye verilmekle birlikte velayet yönünden tanıma ve tenfiz kararı alınmadığı anlaşılmaktadır. Davacının iştirak nafakasına yönelik talebi tedbir nafakasını da içermektedir. Bu sebeple tarafların ortak çocukları hakkında ilgilinin ergin olduğu da gözetilerek bu konuda olumlu-olumsuz bir karar verilmesi gerekir.

Davacı kadının ekonomik ve sosyal durumunun tespitinde, çalışmadığı, Almanya'da işsizlik maaşı aldığı belirtilmiştir. Davacının kusursuz olduğunun da anlaşılmasına göre; usulünce yeniden ekonomik ve sosyal durumu araştırılarak; halen iş güvencesi olan bir işte çalışıp çalışmadığı, kendisini yoksulluktan kurtaracak sürekli ve düzenli gelir elde edip etmediği, işinden ayrılmış ise kendi isteğiyle mi yoksa zorunlu sebeplerden dolayı mı ayrıldığı, işsizlik maaşının süresi araştırılarak sonucuna göre kadının yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından; yoksulluk nafakası, iştirak nafakaları ve tazminat taleplerinin reddi yönünden, davacı ... tarafından ise; lehine hükmedilen yardım nafakasının miktarına yönelik olarak temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1-)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacının temyiz itirazları yersizdir.

2-)Davacının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

Dava, boşanmadan sonra açılan boşanmaya bağlı maddi ve manevi tazminat (TMK m. 174/1-2) ile iştirak ve yoksulluk nafakası (TMK m. 182-2, 328) isteğine ilişkindir.

a-)Türk Medeni Kanunu'nun 178. maddesi evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava haklarının, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağını hükme bağlamıştır. Söz konusu süre hak düşürücü süre değil zamanaşımı süresidir.

Dosya kapsamından, davacı ile davalının 28/04/2012 tarihinde kesinleşen karar ile yabancı mahkeme kararı ile boşandıkları, ... 5. Aile Mahkemesi'nin 17/12/2013 tarih 2013/513-2013/1576 Sayılı kararı ile de tarafların boşanmalarına ilişkin yabancı mahkeme kararının tanınmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Somut olayda boşanma kararı yabancı mahkemece verilmiş olup, bu kararın tanınmasına veya tenfızine karar verilmedikçe, boşanmaya bağlı dava haklarının kullanılması olanağı bulunmadığına göre, zamanaşımı süresinin, hakkın kullanılabilir duruma geldiği tarihten, başka bir ifade ile tenfiz veya tanımaya ilişkin hükmün kesinleşmesinden itibaren başlaması gerekir. Somut olayda yabancı mahkeme ilamının tanınmasına ilişkin karar 09.06.2014 tarihinde kesinleşmiş, temyize konu dava ise, 13.03.2015 tarihinde açılmıştır. Buna göre dava süresindedir. Yatırılan başvurma harcı dava dilekçesindeki bütün istekleri kapsar. Davacının tazminat talepleri nisbi harca tabidir. O halde, Harçlar Kanunu'nun 30-32. maddeleri uyarınca, davanın niteliği gereği davacıya tazminat taleplerine yönelik nispi harcı tamamlaması için süre verildikten sonra harcını tamamladığı takdirde, mahkemece işin esasının incelenmesi gerekirken, bu husus nazara alınmadan ve zaman aşımı süresinin yabancı mahkeme ilamının kesinleşme tarihinden başlatılarak, davanın bu sebeple reddi doğru bulunmamıştır.

b-) Dosya kapsamından, ... 5. Aile Mahkemesi'nin 17/12/2013 tarih, 2013/513 esas - 2013/1576 karar sayılı kararı ile tarafların boşanmalarına ilişkin yabancı mahkeme kararının tanınmasına karar verildiği, yabancı mahkeme kararında müşterek çocukların velayeti anneye verilmekle birlikte velayet yönünden tanıma ve tenfiz kararı alınmadığı anlaşılmaktadır. Davacının iştirak nafakasına yönelik talebi tedbir nafakasını da içermektedir. Bu sebeple tarafların ortak çocukları 25.03.1998 doğumlu ... ve 05.03.2009 doğumlu ... hakkında ... 'ın ergin olduğu da gözetilerek bu konuda olumlu-olumsuz bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.

c-) Taraflar yabancı mahkeme kararı ile TMK'nun 166. maddesi (evlilik birliğinin sarsılması) gereğince boşanmışlar, kararda davacı kadına kusur yüklenmemiştir. Boşanan eş yararına yoksulluk nafakasına hükmedebilmek için, nafaka talep eden eşin boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olması gerekir (TMK m. 175). Davacı kadının ekonomik ve sosyal durumunun tespitinde, çalışmadığı, Almanya'da işsizlik maaşı aldığı belirtilmiştir. Davacının kusursuz olduğunun da anlaşılmasına göre; usulünce yeniden ekonomik ve sosyal durumu araştırılarak; halen iş güvencesi olan bir işte çalışıp çalışmadığı, kendisini yoksulluktan kurtaracak sürekli ve düzenli gelir elde edip etmediği, işinden ayrılmış ise kendi isteğiyle mi yoksa zorunlu sebeplerden dolayı mı ayrıldığı, işsizlik maaşının süresi araştırılarak sonucuna göre kadının yoksulluk nafakası (TMK m. 175) talebi hakkında karar verilmesi gerekirken, yoksulluk nafakası yönünden eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda 2/a., b., c bentlerinde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA,aşağıda yazılı harcın ...'ya yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna 143.50 TL temyiz başvuru harcı peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıran ...'a geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.03.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


 
69 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page