Bu yazımızda son zamanlarda dünya genelinde yayılmaya başlayan korona virüsü sebebi ile alınan önlemlerden zorlayıcı nitelikteki önlemlerin hukuki olarak incelemesi yapılacaktır. Bu çerçevede öncelikle, tüm dünyada hızla yayılmakta olan bu hastalıkla ilgili olarak şirketlerin, işverenlerin, kurumların çalışanlarına “tavsiye” niteliğinde göndermiş olduğu önlemlerden bahsetmek gerekecektir.. Bunlar, sık sık ellerini yıkamaları, hayvansal gıdaları iyice pişirerek tüketmeleri, maske takmaları, mümkünse sık seyahat etmemeleri gibi tavsiyelerdir. Ancak bazı işyerleri, çalışanlarına “ne sebeple olursa olsun yurt dışı çıkışlarının müdür iznine tabi olduğu” yönünde zorlayıcı nitelikte tedbirlerden bahsetmektedir. Fakat bu uygulamanın hukuki açıdan değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira, seyahat hürriyeti kişinin temel haklarından olup, sebep gösterilmeksizin ve kanunla yapılmaksızın sınırlandırılamaz.
Seyahat hürriyeti, kişinin bir yerden bir yere istediği şekilde gidebilmesi, serbestçe dolaşabilmesi olarak tanımlanan temel insan haklarından biridir. Aynı zamanda, birinci kuşak haklardan biri olan seyahat hakkı, devlete bir şey yapmama, kişinin alanına müdahalede bulunmama ödevi yükleyen haklardandır.
Anayasa md.23’e göre şöyle tanımlanmıştır:
V. Yerleşme ve Seyahat Hürriyeti,
Herkes, yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir.
Yerleşme hürriyeti, suç işlenmesini önlemek, sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak, sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek ve kamu mallarını korumak;
Seyahat hürriyeti, suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek;
amaçlarıyla kanunla sınırlanabilir.
Vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyeti, vatandaşlık ödevi ya da ceza soruşturması veya kovuşturması sebebiyle sınırlanabilir.
Vatandaş sınır dışı edilemez ve yurda girme hakkından yoksun bırakılamaz.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi‘nin 13. maddesi ise şöyle der:
Seyahat Özgürlüğü
1. Herkesin bir devletin toprakları üzerinde serbestçe dolaşma ve oturma hakkı vardır.
2. Herkes , kendi ülkesi de dahil olmak üzere, herhangi bir ülkeden ayrılmak ve ülkesine
yeniden dönmek hakkına sahiptir.
BM Siyasi ve Medeni Haklar Sözleşmesi md.12’ye göre ise:
Seyahat Hakkı
1. Bir Devletin ülkesinde hukuka uygun olarak bulunan bir kimse, o ülke sınırları içinde seyahat etme özgürlüğüne ve yerleşeceği yeri seçme hakkına sahiptir.
2. Herkes kendi ülkesi de dahil, bir ülkeden ayrılmakta serbesttir.
3. Yukarıda belirtilen haklar, bu Sözleşmede tanınan diğer haklara uygun olarak ulusal güvenlik, kamu düzeni (ordre public), genel sağlık veya genel ahlak veya başkalarının hak ve özgürlüklerini korumak için gerekli sebepler ile hukuken öngörülmüş sınırlamalar dışında hiç bir sınırlamaya tabi tutulamaz.
4. Hiç kimse, kendi ülkesine girme hakkından keyfi olarak yoksun bırakılamaz.
Buna göre, seyahat hakkı öncelikle; ancak suç soruşturma veya kovuşturması varsa veya suç işlenmesini önlemek amacıyla ve yalnızca kanunla kısıtlanabilir. Uluslararası düzenlemelere baktığımızda, ilgili hakkın yine suç soruşturma ve kovuşturması durumunda kısıtlanabilmesinin yanında, genel sağlık ve kamu düzenini korumak maksadıyla ancak yine kanunen öngörülmüş şekillerde sınırlanabilir.
Anayasa md.13’e göre, temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması şu şekilde düzenlenmiştir:
Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması
MADDE 13.- Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”
Buna göre, md.23’te yer alan yerleşme ve seyahat hürriyeti nitelikli yasa sınırlamasına tabi olacak şekilde düzenlenmiştir. Sınırlamanın yalnızca kanunla yapabileceği değil aynı zamanda hangi sebeplerle yapılacağı da ilgili kanun maddesinde düzenlenmiştir. Seyahat özgürlüğü, kanunla ve Anayasa’nın sözüne ve ruhuna aykırı olmamak şartlı ile sınırlandırılabilir. Ayrıca, sınırlama yalnızca ilgili hakkın düzenlendiği maddede yer alan özel sebeplere bağlı olmalıdır. Getirilecek sınırlama, demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine uygun olarak yapılmalıdır.
SONUÇ
Seyahat hürriyetinin kısıtlanması için her ne kadar Anayasa’da belirlenen özel sebepler soruşturma ve kovuşturma veya suç önlenmesi olsa da, tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmeler gereğince başkaca sebeplerle de ilgili hakkın kısıtlanması söz konusu olacaktır. Zira, Anayasa md.90 gereğince, usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası Andlaşmalar kanun hükmündedir ve usulüne uygun yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır. Bu sebeple, ilgili kısıtlama sebepleri genişleyecektir. Ancak her halde, kısıtlamanın hukukun öngördüğü şekilde yapılması gerekmektedir.
Comments