Türk kültüründe hukuken yer alması zaruri görülerek kadar benimsenmiş olması tartışmalı olsa da; Medeni Kanunumuz İsviçre’den alındığı için boşanmanın söz konusu olmadığı durumlarda uygulanan “ayrılık” konusu kanunumuza yer bulmuştur. Ancak ayrılık hükümleri çoğunlukla boşanma ile iç içe şekilde düzenlenmiştir. Bu yazımızda özellikle boşanmadan farkları ve benzerlikleri ile ayrılık davasını ele alacağız.
Medeni Kanunumuzdaki ayrılık davası düzenlemelerinin boşanma davası ile benzerliğinin en başında davayı açma hakkını belirleyen ve 4721 sayılı Medeni Kanunu’nun 160.maddesinden itibaren sıralanmış olan boşanmanın sebepleri gelir. Bu sebepler aşağıdaki şekilde sıralanmıştır;
1-Zina
2-Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış
3-Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürdürme
4-Terk
5-Akıl hastalığı
6-Evlilik birliğinin sarsılması
Sebeplerin her biri taraflara boşanma davası açma hakkı verir ve aynı kanunun 167.maddesi uyarınca “ayrılık” talep etme hakkının kullanılması için de aynı sebepler gerekmektedir. Kanun maddesi açıkça “boşanma davası açma hakkı olan eş, dilerse boşanma, dilerse ayrılık isteyebilir” demektedir. Yani her ne kadar sonuçları bakımından oldukça büyük farklılıklar varsa da ayrılık talebi için gösterilmesi gereken sebepler kanunda boşanma için gösterilen sebeplerden biri olmalıdır.
Mahkemeye ayrılık talebi ile gidildiği durumunda, davanın başından itibaren hakime tarafların geçimi, barınması, malların yönetimi ve varsa çocukların bakımı ve korunması konularında gereken önlemleri almak vardır. Bu önemler dava süresince ve dava sonrasında olmak üzere ikiye ayrılarak belirlenir ve dava süresince alınan önlemlere “geçici önlemler” denir.
Ayrılık talebi ile açılan bir davada hakimin boşanma kararı verme yetkisi yoktur, ancak; eğer boşanma talebi ile açılmış bir davada evliliğin sürdürülebilmesi ihtimali varsa hakim boşanmaya değil ayrılığa karar verebilir.
Ayrılık kararının önemli bir özelliği de süresiz olmamasıdır. Kanunda kesin olarak belirtildiği üzere mahkeme, ayrılık kararını en az 1, en fazla 3 yıl sürmek üzere verebilir. Süresi bittiğinde ayrılık kararı kendiliğinden ortadan kalkar ve eğer evliliğin sonlandırılması isteniyorsa taraflardan birinin yeniden boşanma davası açması gerekir. Aksi durumda hukuken bir değişiklik olmamış olur ve evlilik bağı devam eder. Buradan da anlaşıldığı üzere ayrılık kararının neticelerinden biri evlilik bağının sonlanması değildir, bu yalnızca boşanma kararının bir neticesidir. Yani eşler ayrılık kararı verildikten sonra da evli olmaya devam ederler. Bunun anlamı tarafların ayrılık kararı olduğu sürece başkasıyla evlenemeyecek olmalarıdır. Ayrıca birlikte yaşam dışında kalan evlilikten doğan yükümlülükler de ayrılık kararına rağmen devam edecektir. Buna örnek olarak sadakat yükümlülüğü verilebilir.
Son olarak; boşanmanın aksine ayrılık kararının evlilik bağını koparmamasının bir sonucu da eşler arasındaki mirasçılık ilişkisinin devam ediyor olmasıdır. Yani ayrılık kararının geçerli olduğu süreçte vefat eden tarafın eşi, evlilik birliği içindeki olağan miras payını ayrılık durumunda da talep edebilecektir.
#ayrılık#ayrılıkdavası#boşanma#geçimsizlik#şiddetligeçimsizlik#boşanmadavası#aile#evlilikbirliği#ailemahkemesi#nafaka#medenikanun#sadakatyükümlülüğü#mirasçılık
Comments