top of page
  • ALBAHukuk

Soy Bağının Kurulması/ Babalığın Tespiti Davası

Güncelleme tarihi: 9 Nis 2020

Evlilik birliği içinde doğmuş olmayan çocuklar için baba ile soy bağının kurulması, çocuğun nüfus bilgilerinin doğru şekilde kaydedilmiş olması ve tarafların bazı hak ve yükümlülüklerinin resmi olarak belirlenmiş olabilmesi mahkeme kararıyla gerçekleştirilebilir. Aynı koşullarda doğmuş çocuk için baba tarafından "tanıma" işlemi de yapılabileceği gibi tanımanın yapılmadığı veya çocukla soy bağının kabul edilmediği hallerde dava açılması gerekecektir.Bu yazımızda konu ile ilgili açılması gereken soy bağının kurulması/babalığın tespiti davasına ilişkin bazı temel bilgiler aktarılmaya çalışılmıştır.


1- Davacı – Davalı:

Babalığın tespiti için dava açma hakkı bizzat çocuğa veya anaya tanınmıştır. Davayı ana açacaksa bu hakkı çocuğun temsilcisi sıfatı ile değil, bizzat kendisine tanınmış olan hakka

dayanarak açabilir. Davalı ise doğal babadır. Baba ölmüş ise dava mirasçılarına karşı açılmalıdır. Babalık davası, Cumhuriyet savcısına ve Hazineye; dava ana tarafından açılmışsa kayyuma; kayyum tarafından açılmışsa anaya ihbar edilir. Eğer baba ölmüş, mahkeme kararı ile kabrin açılmasıyla yapılacak test sonucu babalığın tespiti mümkündür.


2- Süreler:

Ananın dava hakkı çocuğun doğumundan itibaren 1 yıllık hak düşürücü süreye tabiidir. Çocuğun hakkı ise kayyum atanmış ise atanmanın tebliğinden itibaren; atanmamış ise çocuğun ergin olmasından itibaren 1 yıllık hak düşürücü süreye tabiidir. Eğer çocuk ile başka bir erkek arasında babalık bağı var ise bu 1 yıllık hak düşürücü süre, bu ilişkinin ortadan kalktığı tarihten itibaren başlar. Yine de sürenin düşmesinden sonra bu sürenin kaçırılmasındaki haklı sebepler yerinde görülürse, 1 ay içerisinde dava açma hakkı bulunmaktadır.(TMK md.303)


3-Yetkili ve Görevli Mahkeme:

TMK md.283’e göre taraflardan birinin dava veya doğum sırasındaki yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir. Görevli mahkeme ise Aile Mahkemesi olacaktır.


4-İspat Yükü:

Babalığın tespiti davasında iki husus araştırılacaktır:

i) Ana ile babanın gerçekten cinsel ilişkiye girip giremeyeceği

ii)Çocuğun bu cinsel ilişki sonucu doğup doğmadığı.


Bu iki hususun doğruluğu araştırılırken ispat yükü davacıdadır. Bu husus ispat etmek zor olduğundan, ispat yükünü kolaylaştırmak açısından TMK md.302’de bir karine düzenlenmiştir:

Madde 302- Davalının, çocuğun doğumundan önceki üçyüzüncü gün ile yüzsekseninci gün arasında ana ile cinsel ilişkide bulunmuş olması, babalığa karine sayılır. Bu sürenin dışında olsa bile fiilî gebe kalma döneminde davalının ana ile cinsel ilişkide bulunduğu tespit edilirse aynı karine geçerli olur.


Davalı, çocuğun babası olmasının olanaksızlığını veya bir üçüncü kişinin baba olma olasılığının kendisininkinden daha fazla olduğunu ispatlarsa karine geçerliliğini kaybeder. Bu durum, adi bir karinedir. Yani davalı tarafından aksi ispat edilebilmektedir. Örneğin davalının çocuk yapma yeteneklerinden yoksun olduğu, ananın o esnada zaten hamile olduğu, çocuk ile davalı arasında hiçbir benzerlik bulunmadığı veya kan testi sonucundaki uyuşmazlıklar vb. hususlar ispatlanırsa bu karine çürütülmüş olacaktır.


5-Dava Neticesi ve Babalık Hükmü Dışında Talep Edilebilecekler:

Dava sonucunda çocuğun babası hukuken belirlenmiş olur. Bunun sonucunda ise baba ile çocuk arasında soybağı ilişkisi kurulmuş olacaktır. Ayrıca ana tarafından çocuğun masrafları istenebilecek, nafaka talep edilebilecektir. Kanun , anaya babalık davası ile birlikte veya ayrıca talep edebileceği şeyleri şu şekilde sıralamıştır:

1. Doğum giderleri,

2. Doğumdan önceki ve sonraki altışar haftalık geçim giderleri,

3. Gebelik ve doğumun gerektirdiği diğer giderler.


Ancak bu giderlerin bir kısmı üçüncü kişilerce veya sigorta tarafından karşılanmışsa, hakkaniyete uygun bir indirim hakim tarafından takdir edilebilecektir.


 
68 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page